27 Şubat 2011 Pazar

Birey ve Toplumsal Duruş "varoluş denemesi"




Her bireyin kendini özgürce ifade edebilmesinin yollarını açmalıyız. Bu her milletin ya da ulusun veya azınlığın da kendini özgürce ifade edebilmesi anlamına gelir. Tabi burda asıl nokta samimiyettir.

Bu yüzden genellemeci anlayışlardan sıyrılmak gerekir bir bakıma. Ancak bunların hiçbirinin temelinde sınıfsal konum yoktur, bu sebeple iyi niyetli olan bu düşünce kötüye evrilebilir bir duruma yol da açabilir.

işin en hasas noktası samimiyet gibi bir kavramın çözümde anahtar rol oynuyor olmasıdır. Kimsenin samimiyetinden emin olamayız nihayetinde. Herhangi nesnel bir dayanak bulamayız bu anlamda. Bu yüzden bu oldukça safça bir davranış olur. Samimiyete ya da iyi niyete dayalı bir değerlendirme, oldukça öznel ve göreli bir sonuç doğurabilir. Bu da genel bir huzursuzluğa yol açabilir.

Olayı en baştan ele alalım.

Her bireyin kendini özgürce ifade edebilmesinin yollarını açmalıyız, evet ama bu insanların nesnel sınıflandırmaya dayalı örgütlenme hakkını da tanımalıyız. Yani işçi sınıfının sendikal örgütlenmesinin de önünün açılması gerekir. bu durumda, tamamen çkar üzerine kurulmuş bir düzen göz önüne gelecek. Bu sınıfa dahil olan birey, çıkarının bu sınıfsal örgütlenmeyle karşılık bulacağına inandığı ve güvendiği ölçüde ona destek olacaktır. Bu da Kendini sınıfsal bir temele oturtan bireyin, özgürce gelişiminin yolunu daha da açacaktır. Birey bu sayede, aidiyetle gelen bir özgürleşme sürecine girecektir. Bir aşama sonra özgürlüğünün kısıtlandığını düşünüp bağımsız davranmak da isteyebilir. Bu noktada bireyin gerçekten kendini özgürce varetmesinin yolları açılmış demektir.

Birey hem kendini özgür olarak yaratacak, hem de aidiyetlerini akıl süzgecinden geçirdikten sonra onları kabul edip etmediğine karar verecektir. Böylesi bir birey kimse tarafından sevilmez. Çünkü hem sınıfsal özünden ötürü sistem karşıtıdır ve sistem tarafından sevilmez hem de bireysel özgürlüğünü, örgütlülüğünden ayırdığı için muhalif örgüt tarafından sevilmez. Bu durumda oldukça aykırı bir tiple karşılaşırız.

Daha fazla detaylabdırılabilir bir mevzu olduğu aşikar, ancak kısaca vurgulamak istediğim şey, insanın "birey" olması onu sınıfsal çelişkilerden uzak tutmaz. Aksine, özgürleşen birey toplumsal ilerlemenin ve gelişmenin en önemli ve dinamik yönünü temsil eder.

Bunun üzerine çok fazla şey yqazılabilir, yazılmalı da, hatta yazılmıştır da eminim.

21 Şubat 2011 Pazartesi

"ŞEY" KAVRAMI ÜZERİNE BİR DENEME

Eminim bir çoğunuz bu konuda hiçbir"şey" düşünmedi bugüne kadar. Aklının ucundan bile geçirmedi "şey" kelimesinin anlamı ya da kullanım biçimlerini. Bu da onu konuşmaya, araştırmaya değer bir konu haline getiriyor aslında.



Bu konuda bir ara bir makale okumuştum. "Felsefi olarak "şey"" anlamında olan bir makaleydi. Uzun zaman geçtiği için üzerinden ismini tam olarak hatırlayamıyorum. Yalnız "şey" gibi normal bir durumda hiç kimsenin ilgisini çekmeyecek bir kelimenin (günlük kullanımda çok dillendirildiği için alışılagelen bir kavram olduğu için dikkat çekmiyor olabilir) felsefi bir anlamının olabileceğini ve aslında olduğu (çağrıştırdığı) "şey" dışında, aslında her"şey"i kapsayacak kadar geniş bir anlam derinliği olduğunu kavradığım an derin bir sarsıntı yaşadığımı söyleyebilirim.



Genelde insanların düşündüğü ya da merak ettiği kavramlar "aşk", "sevgi", "ölüm" ve "yaşam" gibi konularken, aslında bunları da kavrayacak geniş bir anlam bütünlüğü içerisinde "şey" kelimesinin varlığı insan üzerinde şok etkisi yaratıyor.



Arapça bir kelime olan "şey", anlamsal olarak "eşya" kelimesinin de kökünü oluşturuyor. Eşya "şeyler" anlamına geliyor, yani "şey"in çoğulu. Burdaki kullanımı aslında "nesne" anlamına gelmektedir. Ama "şey kelimesi yalnızca "eşya" ya da "nesne" anlamında kullanılmıyor.



Adeta joker gibi bir anlamı da var. Aklımıza bir kelime gelmediği zaman hemen "şey" diye geçiştiririz. "şey", "birşey", "herşey", "hiçbirşey" gibi yaygın kullanım alanları var.



Aklıma "birşey" geldi derken, "fikir",

Elindeki "şeyi" bırak. derken "nesne"

Sen benim herşeyimsin. derken "hem nesnel hem de manevi dayanak" anlamında kullanımları mümkün.



Daha da geniş bir örnekleme yapılabilir elbette. Ama ilk etapta benim aklıma gelenler bunlar.



Kısacası kendisi kısa bir kelime olan "şey" aslında boyutuyla kıyaslanamayacak kadar geniş bir anlamlar bütünü sunuyor bize. Bu kelimenin aynı zamanda dini bir anlamının olduğunu da söylemek gerekir. Ancak kelimenin bu anlamıyla pek ilgilenmediğim için, bu daha çok dini bir araştırmanın konusu olabilir.



Şimdi yapılması gereken "sey" (görev ya da sorumluluk anlamında) bence, bize bu kadar cömert davranan "şey"e biraz vefa borcumuz olduğunun bilincine varılmasıdır. Onun hakkında biraz düşünülmesi ve kafa patlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sayede insanoğlunun "dil" ve "felsefe" alanında kopmaz bir bütünlük olduğunu anlayacağını düşünüyorum.



Bu yazının amacı akademik bir ispat yapmak değildir. Yalnızca bir beyin cimnastiği olarak düşünme eylemidir.