28 Ocak 2012 Cumartesi

Turgut Uyar - Geyikli Gece

Turgut Uyar

Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak

Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık

Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden

"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli

Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor

Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı

Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk

"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"

Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.

5 Ocak 2012 Perşembe

Karl Marx'ın Karısına Yazdığı Mektup



İnsani duyguların en saf ve temizlerinden biri kuşkusuz sevgiliye olan aşktır. Pek çoğumuz hayatımız boyunca en az bir defa bu hazzı yaşar ve hayatımızın geri kalanı boyunca anımsarız.


Bir insana olan bağlılık, bağımlılık değil, muhtaciyet değil, bağlılık; insana yüklediği sorumluluk ve mahcubiyet hisleriyle birlikte kişiye en yoğun duygusal anları yaşatır. Böyle anlarda en sert görünümlülerimiz, en duygusuz zannettiklerimiz dahi içlerinden gelen hislerin, düşüncelerine hükmeden sevginin ve aşkın esiri oluverebiliyorlar.

Karl Marx asla duygusuz bir insan değildi, -ki duygusuz biri olsa tüm yaşamını başka insanların, ezilenlerin, hakları yenenlerin yani işçilerin, emekçilerin hakları için feda etmezdi-. Hayatı boyunca, dünyanın en çalkantılı olduğu dönemlerde  siyasal ve sosyal bir birlikten, liderlikten yoksun olan işçi sınıfının mutluluğu için çaba sarfetti. Enternasyonal'i kurdu ve ilk kez işçileri, Burjuvazi karşısında ciddi bir güç haline getirdi diyebiliriz. Marx'ın yaptıkları bunlarla sınırlı değil ancak burda anlatılacak kadar da kısa değil. 

Marx'ı aşk ve sevgi temalı bir yazıya konu etmemize sebep olan şeyi paylaşmanın zamanı geldi artık. Karl Marx'ın İngiltere'de sürgündeyken karısına yazdığı duygusal ve hayranlık uyandıran mektubunu sizlerle paylaşacağım. Bu daha öncelerde defalarca paylaşılmış bir veri olabilir, ancak internetteki milyonlarca gereksiz ve saçma sapan bilgi kirliliğine karşın, işe yarar ve insanlık dersi verici nitelikteki bu tarz verilerin çoğalması açısından bir katkım olsun istiyorum.

İsmail Kılıçarslan'ın Meksika Sınırı programında okuduğu mektub, duygusal olanlarımızı ağlatabilecek öğeler içermektedir. Kalp rahatsızlığı olanlar lütfen uzak dursunlar :)

İyi dinlemeler...

"Yürekten sevdiğim,
Sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum.

Kısa süreli ayrılıklar iyi oluyor, çünkü hep bir arada olunca her şey ayırt edilmeyecek kadar birbirine benzemeye başlıyor. Yan yana durduklarında kuleler bile cüceleşirken, alelade ve ufak tefek şeyler yakından bakınca kocamanlarmış. Küçük tedirginlikler onlara yola açan nesneler göz önünden kaldırıldığında yok olabilir. Yan yanalık dolayasıyla sıradanlaşan tutkularsa mesafenin büyümesine yeniden büyüyüp doğal boyutlarına dönerler. Aşkımda öyle...

Zamanın aşkımı tıpkı güneş ve yağmurun bitkileri büyüttüğü gibi büyütmüş olduğunu anlamam için senin bir an, sırf rüyada bile olsa, benden koparılman yetiyor. Senden ayrılır ayrılmaz sana olan aşkım bütün gerçekliğiyle kendini gösteriyor: O, ruhumun bütün enerjisiyle yüreğimin bütün kişiliğini bir araya getiren bir dev. Böylece yeniden insan olduğumu hissediyorum çünkü içim tutkuyla doluyor. Araştırma ve çağdaş eğitimin bizi kucağına attığı belirsizlikler ve bütün nesnel ve çzel izlenimlerimde kusur bulmaya iten kuşkuculuk bizi küçük, zayıf ve mızmız kılıyor. Ama aşk Feurbachvari insana aşk değil, metabolizmaya aşk değil, proletaryaya aşk değil, sevdiğine aşk, yani sana aşk, insanı yeniden insanlaştırıyor...

Dünyada çok dişi var, kimileri de çok güzel ama ben, her bir hattı, hatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim? Senin tatlı çehrene sonu gelmez acılarımı, yeri doldurulmaz kayıplarımı bile okuyabilir ve senin tatlı yüzünü öptüğümde acıyı öperim.

Hoşçakal canım. Seni ve çocukları binlerce kere öperim.
Senin, Karl

Manchester, 21 Haziran 1865"


Müşir Fuat - Lepra (seslendiren: İsmail Kılıçarslan)




 

Topu uzak arsaya kaçmış
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Ağzımdaki şekere benzer
Dualar ederim

Tatlı, yapışkan
Çabuk biten
Diş çürüten

Hafriyat çamurundan telsiz yapan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Kirlenen ellerimle bile
Seni özleyebilirim

Küçük, uzak
Özensiz

Bulduğu her parayla bakkala koşan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Aldığım en büyük hazzı
Seninle paylaşabilirim

İç içe ve yüksek
Hızlı ve gergin
Kolay gelen, eşsiz

Çayını açık içen
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Büyüklere görünmeden
Bi sigara yakabilirim

Seninle ya da sensiz
Öksürüklerle
Düzensiz

Okumaya erken başlayan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Bu zeki gözlerimle
Seni öpebilirim

Titrek ve ışıltılı
Dalgın ve unutkan
Bedelsiz

Basamakları atlayarak çıkan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Dengemi kaybedersem
Sana düşebilirim

Sağlıksız ve korkulu
Çekingen, kırık dolu
Sahipsiz

Kelimeleri yutarak konuşan
Bir çocuk olarak karşındayım, benim
Ağzımı tamamlayabilirsen
Çok teşekkür ederim. .

2 Ocak 2012 Pazartesi

Özgür yazılım, Sosyal, Siyasal ve Etiktir..

  Richard Stallman

 

Özgür yazılım ve daha fazlası için : http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96zg%C3%BCr_yaz%C4%B1l%C4%B1m

 

Özgür yazılımın kurucusu Richard Stallman, EMO Ankara Şubesi, LKD, INETD ve Ankara Barosu Bilişim Kurulu`nun düzenlediği etkinlik ile Ankara Barosu Eğitim Merkezi`nde 27 Şubat 2011 Pazar günü `Özgür Yazılım ve Özgürlüğünüz` konulu bir konuşma yaptı. Stallman, konuşmasında, özgür yazılım hareketine katılmanın bilgisayar kullanıcılarının kendi bilişimlerini kontrol etmelerine olanak sağladığını vurgulayarak, genelde, Linux çekirdeği ile kullanılan GNU işletim sisteminin bu özgürlükleri nasıl erişilebilir kıldığı anlattı.
 
 
EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş açılış konuşmasında şunları söyledi, "Değerli özgür yazılım dostları EMO Ankara Şubesi olarak herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. EMO bünyesinde bilgisayar mühendisleri, elektronik mühendisleri, biyomedikal mühendisleri, bilişim alanlarında çalışanlarını da elektrik mühendislerinin yanı sıra barındırdığı için bizim alanımıza girmekte. Bu alanda yapılan her türlü etkinlik tarafımızdan desteklenmekte. Ülkemizin ya da dünyanın bir çok yerinde zaman zaman özgürlüğün ya da başka kavramların kolaylıkla çarpıtıldığını görebiliyoruz. En güncel örneklerinden belki birisi Akdeniz`in karşı kıyısında birilerinin kontrolündeki isyanlar. Tıpkı yıllar önce Türkiye`de bir yöneticinin ‘Bu ülkeye şu düşünce gelecekse onu da biz getiririz` dediği gibi şimdi birileri de  ‘buralarda isyanı bir çıkartırız biz kontrol ederiz` diyorlar.  O anlamda burada özgür bir hareket var. Bu hareketin en önemli kişilerden birisi olarak düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı kabul ettiği için Stallman`a teşekkür ediyorum. Burada özgür bir hareket var. Benzer etkinlikleri bay Stallman ile yapmak istediğimizi ilettim memnuniyetle karşıladı. Umarım bundan sonra tekrar aramızda olur.Hepinize bu etkinliğe katıldığınız için teşekkür ediyorum."
Linux Kullanıcıları Derneği Onursal Başkanı Mustafa Akgül de açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi; "Bu toplantı aslında bize bir görev veriyor. Özgür yazılıma gönül veren kuruluşlar olarak, İstanbul`a gelenleri Ankara`ya taşımak, ondan bağımsız olarak Ankara`ya birilerini getirmek konusunda üzerimize görevler düşüyor.

Özgür yazılım hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Özgür yazılım hareketi yazılımın ötesine geçmiş durumda. Özgür yazılım sosyal hareketlere, insanların bağımsızlık ve özgürlük hareketlerine destek veriyor. Özgür yazılım internet ile iç içe geçmiş, insanlığın geleceğine önemli katkıları olan bir durum. Bütün dünyada insanlar daha fazla özgürlük, yönetime katılmak ve refahtan pay istiyorlar. Özgür yazılım insanlığa bunları sağlamaya yönelik araçlar veriyor. Biz de bu çabanın parçası olmaktan onur duyuyoruz."
"Özgür yazılım özgürlüğe saygı gösteren yazılımdır"
Açılış konuşmalarının ardından söz alan özgür yazılımın kurucusu Richard Stallman özgür yazılımı "özgürlüğünüze saygı gösteren toplumunuza saygı gösteren yazılımdır. Bu fiyatla ilgili bir şey değildir, özgürlükle ilgilidir" diyerek tanımladı ve şöyle konuştu; "Özgür yazılımda ifade edilen ‘özgür` ifadesini özgür ifadesi olarak almalıyız. Türkçe`de bu anlam çok açık, özgür dediğinizde hiç kimse İngilizce`deki bedava, ücretsiz anlamını çıkarmayacaktır. İngilizce konuşurken bunu her konuşmamın başında açıklamam gerekiyor. Eğer bir program özgür değilse buna özgür olmayan yazılım veya özel mülk yazılım, kullanıcıları baskılayan yazılım diyoruz. Çünkü özgür olmayan program dijital sömürgeleştirme yaratıyor. Bu yolla da her sömürgeci sistem gibi böl ve yönet politikasını güdüyor, kullanıcıları bölüyor ve çaresiz bırakıyor. Bölünüyorlar yazılımı paylaşmaları yasak çaresizler çünkü kaynak koduna erişimleri yok, programı değiştiremiyorlar. Hatta programın gerçekte ne yaptığını inceleyemiyorlar. Bu programlarda kötü özellikler var bunları keşfetmek zor çünkü kaynak kodlarını bulamıyorsunuz.

Özgürlüğünüze saygı gösteriyor dediğimde kastettiğim çok genel. Siz kullanıcı olarak 4 temel özgürlüğe sahipseniz program özgür yazılımdır. Sıfırıncı özgürlük programı istediğiniz gibi çalıştırma özgürlüğünüzdür. Birinci özgürlük kaynak kodunu inceleme ve değiştirme özelliği bu şekilde bilgisayardaki işlemlerinizi istediğiniz gibi yapabilirsiniz. İkinci özgürlük diğerlerine yardım etme özgürlüğü. Aynen kopyaları istediğiniz gibi diğerlerine dağıtabilme özgürlüğüdür. Üçüncüsü toplumunuza katkıda bulunma özgürlüğü. Dördüncü özgürlük modifiye ettiğiniz versiyonları diğerlerine istediğiniz zaman dağıtabilme özgürlüğüdür.
Bu özgürlükler istediğiniz zaman yapabileceğiniz özgürlüklerdir.
Kaynak kodunu incelemek zorunda değilsiniz, istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Önemli olan nokta isterseniz dağıtabilme özgürlüğünüzün olması. Versiyonunu modifiye ederseniz dağıtma hakkına sahip olmanız önemlidir.

Eğer program size bu 4 özgürlüğü veriyorsa özgür yazılım diyoruz çünkü bunu dağıtma ve kullanma sosyal sistemi etik, çünkü özgürlüğe ve sosyal dayanışmaya saygı gösteriyor. Bu özgürlüklerden en az biri yoksa ya da yetersizse bu programa özgür olmayan yazılım diyoruz ki bu yazılım etik olmayan bir sosyal sistemi kullanıcılarına empoze ediyor." 

"Özgür yazılım ile özel mülk yazılım arasındaki fark sosyal, etik ve siyasidir"
Özgür yazılım ve özel mülk yazılım arasındaki farkın sadece teknik olmadığını vurgulayan Stallman, özgür yazılım programlarda kötü özellikleri olma olasılığının daha düşük olduğunu kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü, " Özgür yazılımla özel mülk yazılım arasındaki fark sosyal etik ve siyasi bir farktır. Programı kullananların içinde yaşadığı sosyal sistemle ilgili. Özgür yazılım programı kullanmanın amacı geliştirmedir, kullanıcılar bunu anlamaya geliştirmeye diğer kullanıcılara dağıtmaya hak sahibidirler. Özel mülk programını kullanımı, geliştirici ilerici değildir bağımlılık yaratır. Bu sosyal bir sorundur. Bunu yapmanın yolu özel mülk yazılım programlardan kurtulmaktır. 

Özgür bir yazılım yapmak topluma katkıda bulunmaktır. Ancak özel mülk yazılım yapmak topluma katkıda bulunmak demek değil, gücü ele geçirmektir. Sosyal olarak özel programlar tuzak gibi işlev görür. Kullanıcıları özgürlüklerinden vazgeçirmeye tuzağa düşürmeye çalışır. Kullanılışlı özellikleri varsa bunlar tuzaklardaki yemlerdir. Bu yemler programı daha tehlikeli hale getirir. Bir özel program yapma ve hiçbir şey yapmama seçeneğindeyseniz hiçbir şey yapmayarak daha az zarar verirsiniz.
Özgür yazılım hareketinin amacı bütün programların özgür olması ve bu sayede tüm kullanıcıların özgür olmasıdır.

Ancak bu 4 özgürlüğü hayati anlama getiren nedir neden bu şekilde tanımlıyoruz özgür yazılımı? İkinci özgürlük tanımını anımsayacak olursak; diğerlerine yardım etme özgürlüğü, tıpatıp kopyaları dağıtma özgürlüğü. İkinci özgürlük olmadan bir programı kullanıyorsanız şöyle bir ahlaki ikileme düşersiniz. Mesela arkadaşınızı bir gün der ki ‘kullandığın program güzel bir programmış bir kopyasını versene.` O anda iki kötüden birini seçmeniz gerekir, birincisi arkadaşınıza kopya programı vermek kullanıcı lisansını ihlâl etmek  ikincisi arkadaşınıza kopyayı vermemek ve program lisansına uygun davranmak. Böyle ikilemin içindeyseniz daha az kötü olanı seçersiniz arkadaşınıza kopyayı vermek ve lisansı ihlal etmek. Bunu daha az kötü hale getiren nedir, iyi arkadaşınızı toplumun iyi bir üyesidir işbirliğinizi hak eder. Buna karşın özel mülk programın geliştiricisi sosyal dayanışmaya bilinçli olarak saldırmıştır. Eğer birine kötülük yapmak zorundaysanız daha kötü olana kötülük yapmak daha iyidir, bu da özel mülk yazılımı geliştirenlerdir. Daha az kötü olmak sizi iyi yapmaz. 

Arkadaşınıza bir kopya verdiğinizde özel mülk yazılımın bir kopyasına sahip olacaktır. 

Hiçbir zaman bu ikileme düşmemek lazım. Birincisi hiç arkadaş edinmeyin. Özel mülk yazılımları geliştirenlerin düşündükleri bu. Benim önerim o yazılımı reddedin. Bana birisi bir program öneriyorsa paylaşmamam icap ediyorsa vicdanım bunu almayı kabul etmiyor, bu yazılımı al götür diyorum. Siz de bunu reddetmelisiniz. Bu propagandayı da reddetmeniz gerekiyor. İşbirliğini ve paylaşmayı şeytani gösteren kelimeler var. Paylaşmanın hırsızlık olduğunu göstermek için ne diyorlar senin amacın onların avı olmak. Birbirinize yardım ederseniz onlara ihtiyaç duymaz sizi sömürmeyi onların elinden almış olursunuz. Paylaşanlara korsan diyorlar. Paylaşmak gemilere saldırmanın ahlaki eş değeridir diyorlar. Gemilere saldırmak çok kötü bir şeydir ama paylaşmak iyidir. Paylaşmak korunmalıdır ve desteklenmelidir. Paylaşmaya saldırmak topluma saldırmaktır. Bu yüzden buna korsanlık demeyin. İnsanlar korsanlık hakkında ne düşündüğümü sorduğunda, gemilere saldırmak kötü bir şey diyorum. Müzik korsanlığı hakkında soru sorduklarında ise gemi korsanlarının kötü müzik çalmadığını  silah kullandıklarını söylüyorum; onların korsanlığı çok müzikal bir korsanlık değil.Onların propaganda terimlerini reddetmemiz lazım, onların propaganda terimlerini tekrarlamayın onu yaptığınız zaman onları desteklemiş oluyorsunuz."

"Özgür olmayan yazılımlar kullanıcıların ifade özgürlüğünü kısıtlıyor"

Bazı bilgisayar programlarının lisansları izin verilmiş kopyaların kullanımını bile kısıtladığını, özgür olmayan yazılımların kullanıcıların ifade özgürlüğünü kısıtladığını anlatan Stallman sözlerini şöyle sürdürdü, "Sıfırıncı özgürlüğe bakacak olursak; bu özgürlük programları istediğiniz zaman kullanma özgürlüğüdür. Kendi bilgisayarınız üzerinde kontrol sahibi olmayı hak ediyorsunuz. Hiç kimse bunun üzerinde kontrol sahibi olmamalı. Bazı bilgisayar programlarının lisansları izin verilmiş kopyalarının kullanımını bile kısıtlıyor. Mesela internet sitelerini yönetmek için kullanılan bir program var. Geliştiriciyi eleştirecek herhangi bir şey yayımlamayı yasaklıyor lisansındı. Özgür olmayan yazılım kullanıcıların ifade özgürlüğünü kısıtlıyor. Sıfırıncı özgürlük hayatidir. Kod ne yazıyorsa onu yapmanız gerekir. Geliştirici size yapmak istediği şeyleri yaptırır, lisansla değil kodun kendisiyle bunu yaptırır. Bunu kontrol edebilmek için birinci özgürlüğe sahip olmalı kaynak koda ulaşma ve bunu değiştirme özgürlüğüne sahip olmalısınız. Bu özgürlüğe sahip değilseniz programın ne yaptığını bilemezsiniz.

Bir çok özel mülk yazılım birinci özgürlüğe sahip değildir içinde kötü özelikler vardır, kullanıcı üzerinde ajanlık yapmaya kullanıcıya saldırmak için arka kapı bırakma özellikleri vardır. Bu nadir olan bir şey değildir. Özel mülk yazılımlarda bu nadir değil sık karşılaşılan sorundur. 

Kullanıcıya kısıtlamaya yönelik özellikler var, kullanıcı bir şey yapmaya çalışıyor ama makine onları durduruyor. Programlardaki arka kapıları bulmak o kadar kolay değil. Kullanıcıyı kısıtlayan özellikler aynı zamanda dijital kısıtlama yöntemi olarak da biliniyor; dijital kelepçeler olarak biliniyor. Windows`ta bildiğimiz arka kapılardan birisi şu ; Microsoft`ta yazılımdaki değişiklikleri zorunlu olarak yüklemeyi getiriyor. Microsoft isterse size sormadan bilgisayarın sahibinden izin almadan bu değişiklikleri yükleyebiliyor. Bir bilgisayarda Windows çalışıyorsa o bilgisayarın sahibi windows`tur. Kullanıcının canını yakmak için tasarlanmıştır.
Macintosh`ta bir nevi virüs taşımaktadır. Bunun içinde de dijital kelepçeler bulunmaktadır. Apple kullanıcılarını kötü güncellemeleri yüklemeye zorlamaktadır. Apple uygulamaların yüklenmesinde de güç sahibidir. Kullanıcılar istedikleri programları yükleyemiyorlar bile. İnsanlar bir yolunu buluyorlar; hapisten kaçmak diyorlar. Bu ürünler hapishane gibi. Apple aktif olarak bunlarla mücadele ediyor. Kullanıcı kısmen özgürleşmişse bazı kullanılamayan özellikler ortaya çıkıyor. Burada da bir arka kapı var. Apple yüklenmiş uygulamayı uzaktan zorla silebiliyor. Adobe bazı programları yüklemeye izin veriyor, kullanıcılardan para istemiyor. Adobe Flash Player kullanmaya başladıysanız silin."

Richard Stallman, özgür yazılım fikrinin nasıl ortaya çıktığını ve yaygınlaştığını anlattığı sunumunun ardından salondaki katılımcıların sorduğu soruları yanıtladı. Sunumun ardından EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu tarafından Richard Stallman`a hediye verildi ve katılımcılarla hatıra fotoğrafının çekilmesi ile etkinlik sona erdi.